Türkiye sağlık alanındaki her dalda olduğu gibi obezite cerrahisi konusunda da dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Alanında uzman ve deneyimli doktorlar tarafından son tıbbi gelişmeler doğrultusunda gerçekleştirilen obezite cerrahisi prosedürleri sonrası son derece başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde alanında uzman ve deneyimli doktorlar tarafından Türkiye’de gerçekleştirilen kilo verme ameliyatının güvenli olduğu söylenebilir.

Obezite cerrahisi ya da herhangi bir cerrahi prosedür söz konusu olduğunda hastaların güvenlik konusunda endişelerinin olması normaldir. Bu yazımızda kilo verme ameliyatının sizin için doğru olup olmadığı kararının verilmesi aşamasında değerlendirmeniz gereken avantaj ve dezavantajlara yer vereceğiz.

Bariatrik Cerrahi Prosedürleri En Güvenli Cerrahi Prosedürler Arasında Yer Alır

Kabul etmek gerekiyor ki her cerrahi prosedürün birtakım riskleri vardır. Bununla birlikte bariatrik cerrahi prosedürleri en güvenilir cerrahi prosedürler arasında yer alır. bariatrik cerrahi prosedürleri diğer elektif ameliyatlara göre daha güvenli olarak kabul edilir.

Bariatrik cerrahi prosedürlerinden bazıları komplikasyon riskinin azaltılması amacıyla laparoskopik yöntem kullanılarak gerçekleştirilir. Laparoskopik cerrahi prosedürleri kapsamında mümkün olan en küçük kesilerden hastanın karnına yerleştirilen ve laparoskop olarak adlandırılan ince bir tüp kullanılır. Bu minimal invaziv tekniğin gerçekleştirilmesi için küçük kameralara ve küçük kesilerden geçebilecek aletlere ihtiyaç duyulur. Yapılan araştırmalara göre laparoskopik teknik ameliyatın ardından hastanın iyileşme süresini ve hastanede kalış süresini kısaltmakta, yara izini azaltmakta ve ameliyat sonrası hastanın konforunu artıran bir etken haline gelmektedir.

Bariatrik Cerrahi Prosedürlerinin Riskleri Nelerdir?

Obezite ile yaşamanın beraberinde getirdiği diyabet, uyku apnesi ve hipertansiyonla ilgili komplikasyonlar ve erken ölüm olasılığının artması gibi riskler ile karşılaştırıldığında bariatrik cerrahi risklerinin minimum düzeyde olduğu söylenebilir.

Bariatrik cerrahi prosedürlerinin beraberinde getirdiği potansiyel riskler arasında Dumping sendromu, böbrek taşı gelişimi, istenilen kilo kaybının gerçekleşmemesi ya da ameliyattan sonra yeniden kilo alma sayılabilir.

Bununla birlikte, bariatrik cerrahi geçiren ve sürekli kilo verme taahhüdünde bulunan çoğu hasta, genel sağlıklarında önemli bir iyileşme görmektedir. Daha sağlıklı bir kiloya ulaşmak, uyku apnesini ortadan kaldırmaya, tip 2 diyabeti tersine çevirmeye ve daha uzun, daha sağlıklı bir yaşama sahip olma konusunda önemli bir engel haline gelebilen yüksek tansiyonu iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Kilo Verme Ameliyatı Türleri Nelerdir?

Son yıllarda uygulanma sıklığı giderek artan kilo verme ameliyatı farklı prosedürlerden oluşmakla birlikte fazla kilolarından şikayetçi olan her hastaya kilo verme ameliyatı yapılamaz. 

Mide Balonu

Mideye yerleştirilen, içerisine hava ya da su doldurulan balon mide balonu olarak adlandırılır. Elipse mide balonu, Medsil mide balonu, Spatz mide balonu ve Orbera mide balonu seçeneklerinden biri endoskopik yöntemle mideye yerleştirilir. Serum kullanılarak mide balonu şişirilir ve belirli bir büyüklüğe erişmesi sağlanır. Mide balonu midede 6 ila 12 ay arasında değişen sürelerde kalır. 

Tüp Mide

En sık uygulanan kilo verme ameliyatlarından biri olan tüp mide ameliyatında laparoskopik teknik kullanılarak midenin %80’i alınır ve tüp formunda yeni bir mide oluşturulur. Bunun sonucunda midenin 1 – 1,5 litre olan kapasitesi 100 ila 150 ml’ye indirilir. Tüp mide ameliyatı geri döndürülebilir bir prosedür değildir.

Tüp mide ameliyatından sonra yemek yerken besinleri iyice çiğnemeye ve küçük porsiyonlar halinde tüketmeye özen göstermelidir. Rafine şeker içeren yüksek kalorili yiyecekler ve içecekler beslenme programında bulunmamalıdır. Düzenli egzersiz bir yaşam tarzı alışkanlığı haline getirilmelidir.

Mini Gastric Bypass

Kilo verme ameliyatları arasında en basit ve en kısa sürede uygulanan prosedürdür. Mide hacmini küçültmek ve ince bağırsaklardaki gıda emilimini azaltarak hastanın kilo vermesini sağlamak için uygulanır.

Gastrik Bypass

Gastrik bypass yönteminde mide biri büyük diğeri küçük olmak üzere iki parçaya ayrılır. Yeni küçük mide oluşturulduktan sonra ince bağırsağın başlangıcından bir kısım ile oniki parmak bağırsağı atlanarak birleştirme işlemi yapılır. Bu işlem hastanın kalori alımını kısıtlar ve tüketilen besinlerin emilimini azaltır.

Gastrik bypass hem obezitenin hem obeziteden kaynaklanan sağlık sorunlarının giderilmesine yardımcı olur. Ameliyattan sonra hastaların uzun süreli olarak vitamin takviyesi alma gerekliliği doğabilir. Bu süreçte uygulanacak beslenme programı hakkında beslenme uzmanlarından ya da diyetisyenlerden destek alınması faydalıdır.

Duodenal Switch

Metabolizmayı doğrudan etkileyen duodenal switch ameliyatından sonra hastaların kilo kaybı diğer prosedürlere oranla daha fazla olur. Vücut kitle indeksi 50 ve üzeri olan hastalarda etkili sonuçlar alınmasını sağlayan bir prosedürdür. Gıda alımını ve alınan gıdaların emilimini kısıtlayan duodenal switch yöntemi sayesinde fazla kilonun neden olduğu diyabet, yüksek kolesterol ve yüksek tansiyon gibi hastalıkların tedavisini sağlar.

Besinlerdeki yağ emilimini azaltan bir prosedür olduğundan duodenal switch ameliyatı özellikle yağlı besinler tüketen hastalarda optimum fayda sağlar. Obezite cerrahisi prosedürleri arasında en fazla kilo kaybı sağlayan prosedürlerden biri olmakla birlikte ameliyat ve sonrasındaki süreçte komplikasyon gelişmesi riskinin daha fazla olduğu bilinmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir